Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 36

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 36 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 36

Asıl konuşan Hasandı, altı aydan beri susan Hasan… Durmadan, dinlenmeden, nefes almadan, yanakları sevincinden pembe pembe, dudakları taze, gevrek, billur sesiyle biteviye konuşuyordu. Aklına ne gelirse söylüyordu. Eskici hem çalışıyor, hem de, ara sıra “Ha! Ya? Öyle mi?” gibi dinlediğini bildiren sözlerle onu söyletiyordu; artık erişemeyeceği yurdunun bir deresini, bir rüzgârını, bir türküsünü dinliyormuş gibi hem zevkli, hem yaslı dinliyordu; geçmiş günleri, kaybettiği yerleri düşünerek benliği sarsıla sarsıla dinliyordu. Daha çok dinlemek için de elini ağır tutuyordu. Fakat nihayet bütün ayakkabılar tamir edilmiş, iş bitmişti. Demirini topraktan çekti, köselesini dürdü, çivi kutusunu kapadı, çiriş çanağını sarmaladı. Bunları hep aheste aheste yaptı.
Hasan, yüreği burkularak sordu:
– Gidiyor musun?
– Gidiyorum ya, işimi tükettim. O zaman gördü ki, küçük çocuk memleketlisi minimini yavru ağlıyor… Sessizce, titreye titreye ağlıyor. Yanaklarından gözyaşları birbiri arkasına, temiz vagon pencerelerindeki yağmur damlaları dışarının rengini geçilen manzaraları içine alarak nasıl acele acele, sarsıla çarpışa dökülürse öyle, bağrının sarsıntılarıyla yerlerinden oynayarak, vuruşarak içlerinde güneşli mavi gök, pırıl pırıl akıyor.
– Ağlama be! Ağlama be!
Eskici başka söz bulamamıştı. Bunu işiten çocuk hıçkıra hıçkıra katıla katıla ağlamaktadır; bir daha Türkçe konuşacak adam bulamayacağına ağlamaktadır.
– Ağlama diyorum sana! Ağlama.
Bunları derken onun da katı, nasırlaşmış yüreği yumuşamış, şişmişti. Önüne geçmeye çalıştı amma yapamadı, kendini tutamadı; gözlerinin dolduğunu ve sakallarından kayan yaşların, Arabistan sıcağıyla yanan kızgın göğsüne bir pınar sızıntısı kadar serin, ürpertici, döküldüğünü duydu.
Refik Halit Karay, Eskici, Simge Yayınları, İstanbul, 2004.
(Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

1. Hikâyede, “Vapur rıhtımından kalkıp da Marmara’ya doğru uzaklaşmaya başlayınca yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar.” ifadelerini göz önünde bulundurarak Hasan’ın neden ağır bir yük olarak görüldüğünü yorumlayınız.

  • Cevap: Hikâyenin başkahramanı Hasan’ın anne ve babası öldüğü için ona bakacak, onu büyütecek kimse yoktur etrafında. Bu sebeple onu uzak akrabalarının yanına gönderiyorlar. Akrabaları, onu ağır bir yük olarak görüyorlar.

2. Refik Halit Karay, yukarıdaki hikâyenin hangi bölümünde Osmanlı İmparatorluğunun hazin öyküsünü anlatıyor olabilir?

  • Cevap: Hasan’ın İstanbul’dan ayrılıp Filistin’in ücra bir kasabasına gönderilmesi Filistin topraklarının elimizden kayıp gitmesini çağrıştırıyor gibi.

3. Hikâyede gurbet ve dil duygusu sizce nasıl verilmiştir? Hasanın çevresinde Türkçe konuşan insanlar olsaydı çocukluk günleri Filistin’in bu ücra kasabasında nasıl geçerdi?

  • Cevap: Eğer Hasan’ın etrafında Türkçe konuşulmaya devam edilseydi tabiatın, çevrenin değişmesi onu rahatsız etmeyecek ve Hasan develere askerle birlikte gülecek, halasına sarıldığında annesi kadar olmasa bile bir sıcaklık hissedebilecekti. Tıpkı aynı mekânda olmasına rağmen Türkçe konuşan eskicinin karşısında bütün o sıkıntılarını unutup coşkuyla konuşması gibi.

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 36 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
1
angry
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike

Yorum Yap

** Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!