Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 289

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 289 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 289

Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları, metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)

SAİT FAİK ABASIYANIK

Adapazarı’nın yerli ailelerinden olan ve Abasızlar yahut Abasızzadeler diye bilinen bir aileden gelir. Babası, memuriyet ve ticaret yapmış, bir ara Adapazarı belediye başkanlığında da bulunmuş (1922), Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinde çalışarak İstiklâl Madalyası sahibi olmuş Mehmed Faik Beydir. Annesi, yine Adapazarı’nın ileri gelenlerinden, geniş arazi sahibi Hacı Rıza Bey’in kızı Makbule Hanımdır. Gelir seviyesi oldukça iyi bir aile ortamında mutlu bir çocukluk hayatı yaşayan Sait Faik disipline sığmayan mizacı, biraz da şartların zorlaması yüzünden düzenli bir öğretim göremedi. Yabancı dille eğitim veren özel bir okul olan Rehber-i Terakkiden mezun olduktan sonra Adapazarı İdadisine kaydoldu. Ancak araya giren harp ve işgal yılları bu öğrenimini aksattı. Savaştan sonra babasının ticarî faaliyeti için ailenin İstanbul’a gitmesi üzerine (1924) o da bir süre İstanbul Lisesi’nde öğrenci oldu; bu defa da aldığı bir disiplin cezasıyla mecburen Bursa Lisesi’ne naklolundu (1925). 1928de bu liseden mezun oldu. Aynı yıl Darülfünun Edebiyat Fakültesine kaydolduysa da yine avare bir öğrencilik hayatı geçirdiğinden babasının isteğiyle öğrenimine Avrupa’da devam etmesi gündeme geldi. Böylece Fransa’da, Grenoble şehrinde önce bir lisede daha sonra yine Grenoble Üniversitesi’nin Edebiyat Fakültesinde dört yıl okudu (1930-1934). Bu arada Fransa ve Avrupa’nın çeşitli şehirlerini gezdi. Kendisi öğrenim yerine başıboş bir bohem hayatı yaşamayı tercih etti. Bu hayat ona, hikâyelerini zenginleştirecek olan bir yığın insan, çevre ve olaylarla karşılaşma fırsatı verdi.
(…)
Sait Faik edebiyattaki asıl şöhretini hikâye alanında yapar. Türk hikâyeciliğinin Ömer Seyfettin’den sonraki ikinci önemli merhalesi onun açtığı çığırla gelişmiştir. Henüz lise yıllarında ilk hikâye denemelerine başladığı bilinen Sait Faik’in yirmi yaşlarında iken yazdığı “İpekli Mendil” hikâyesi daha sonra Varlık dergisinde çıkmıştır (15 Nisan 1934). Yayınlanan ilk hikâyesi ise “Uçurtmalardır (Milliyet, 9 Aralık 1929). Bu tarihten sonra gittikçe süratlenen bir tempo ile kendisini hemen tamamen hikâye yazmaya vermiştir. İlk hikâyelerinde, Maupassant tarzında ve kendi döneminde şöhretlerini devam ettiren Ömer Seyfettin, Refik Halit, Reşat Nuri gibi yazarların etkisinde kalan Sait Faik, Fransa’da iken, özellikle döndükten sonra yazdığı hikâyelerle, giderek kendine mahsus dili ve orijinal yapısıyla şahsiyetini bulmuştur. Bu tarihten sonraki hikâyeleriyle Türk hikâyeciliğinde Ömer Seyfettin’den sonra ikinci önemli isim olduğu hemen bütün tenkitçiler tarafından kabul edilmiştir. Daha ilk hikâye kitabı olan Semaverden (1936) itibaren tenkitçilerin olumlu-olumsuz değerlendirmeleriyle dikkatleri çeken yazar bunu takip eden Sarnıç (1939) ve Şahmerdan (1940) kitaplarındaki hikâyelerle sanatının ilk tecrübe dönemini de aşmış olur. Bu üç kitabından ilkinde döneminin modası olan toplumcu-gerçekçi akımına kapılmış görünürken daha sonra gittikçe ferdî meseleleri konu edinir. Günlük yaşayışındaki gözlem ve tecrübelerine dayandığı izlenimini veren bu hikâyelerde hemen daima hayatın ve şartların bütün zorluklarına ve talihsizliklere rağmen yaşamaya severek katlanmayı kabul eden küçük insanları işlemiş, bunların yaşantılarını ve çok defa kısa zaman parçaları içindeki gözlemlerini konu edinmiştir. Bu hikâyeler okuyucu üzerinde, zorlanmadan, herhangi bir modaya veya akıma kapılmadan yazıldığı izlenimini bırakır. Esasen hikâyelerini belli bir ideolojiye bağlanmadan çok defa gözlemlerine dayanarak, içinden geldiği gibi ve içten doğan bir arzuyla kaleme aldığını kendisi de birkaç defa söylemiştir.
Orhan Okay
Büyük Türk Klasikleri C 14, Ötüken-Söğüt Yayıncılık, İstanbul, 2002.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.

9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 289 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

** Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!