8. Sınıf Meb Yayınları Temel Dini Bilgiler Ders Kitabı Sayfa 62 Cevabı
2017 – 2018 Eğitim Öğretim dönemiyle beraber pek çok ders ve çalışma kitabı değişti. Değişen ders kitaplarından biri de “8. Sınıf Meb Yayınları Temel Dini Bilgiler Ders Kitabı Cevapları” oldu. Kitabı incelediğimizde ise Fatimetüzzehra KURT, Sevde HIZLI, Nihal SOYDAŞ, Mustafa YILDIZ, Zeliha KARAAĞAÇ tarafından kaleme alındığını görüyoruz. Kitapta görsellere hassasiyet gösterilmiş ve görsel tasarım Barış CAN tarafından yapılmış.
“8. Sınıf Temel Dini Bilgiler Meb Yayınları İslam Ders Kitabı Sayfa 62 Cevapları“nda önce sorular yazıldı daha sonra cevaplar verildi.
8. Sınıf Meb Yayınları Temel Dini Bilgiler Ders Kitabı Sayfa 62 Cevabı
Ahirete inanmanın gerekliliği hakkında düşüncelerinizi paylaşınız.
- Cevap: Ahirete imanı gerekli kılan pek çok neden vardır. En başta Allah’ın ilk peygamber Hz. ademden beri gönderdiği peygamberler, ölüm sonra hayattan, kıyametten, haşirden, hesab gününden, cennet ve cehennemden söz etmişlerdir.İnsanda bulunan ebdedi yaşama duygusu ahiretin varlığı için gereklidir. İnsan nasılki dünyaya gelmeden anne rahminde kendisine verilen mide, göz, kulak, ağız, dil vb duygular ve organlar dünya hayatına işaret ediyor ve gerekli kılıyorsa insanda bulunan ebedi yaşama arzusu da sonsuz bir alem olan ahireti gösteririr ve gerekli kılar
İnsan toplumsal bir varlıktır. İnsandaki adalet duygusu, ve Allah’ın adl ismi yani adil olması ahirete inanmayı zorunlu kılar. Esasen insanlardaki adalet duygusunun temeli de Allah’ın adil olmasıdır. Çeşitli sebeplerden dolayı bu dünyada birçok insan, işlediği suçun cezasını tam anlamıyla çekmemekte, birtakım haksızlıklar meydana gelmektedir. Bu açıdan, adaletin tam olarak gerçekleşeceği ahiretin olması zorunludur.
Allah’ın sonsuz merhameti ve rahmeti ahireti gerekli kılar. Allah insanı yoktan var etmiş ve kısa dünya hayatında en güzel nimetlerle donatmıştır. İnsanı kısa dünya hayatında türlü türlü nimetlerle ikram eden Allah’ın rahmeti elbette insanı kısa dünya hayatı için yaratmamıştır
Allah’ın Kuranda cennet ve cehennemi vadetmesi ahiret için yeterli bir delildir.Cenab-ı Hak müminlere cenneti ve kâfirlere de cehennemi vadetmiştir. Cenab-ı Hak bu vaadini bizlere, peygamberleri ve kitapları aracılığı ile bildirmiştir.Demek ahireti getirmemek, bütün peygamberleri yalancı çıkarmak ve bütün kitapları yalanlamak demektir. Elbette Allah Teâlâ, o en sadık kullarını yalancı çıkarmaktan ve kendi kitaplarını hakikatsiz bir kitap haline düşürmekten son derece münezzeh ve mukaddestir.Sözünden caymak ve vaadinden dönmek, ya cehalet ya âcizlik ya da yalancılık sebebiyledir. Madem Allah Teâlâ hakkında cehalet, âcizlik ve yalan düşünülemez, öyleyse ahiretin varlığı da inkâr edilemez.Demek ahiretin varlığını inkâr edenler, Cenab-ı Hakk’ı cehaletle, âcizlikle ve yalancılıkla itham etmektedirler ki; bu büyük cinayetin cezası da elbette cehennem olacaktır.
İnsandaki sorumluluk duygusu, ahiretin varlığına inanmayı zorunlu kılar. Yüce Allah insanı, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, hayır ile şerri ayırt eden ve seçen bir varlık olarak yaratmış, bu seçiminden dolayı da sorumlu tutmuştur. İnsanın belli davranışlarından sorumlu olması bu sorumluluğunun karşılığını göreceği bir hayatı ve yurdu gerekli kılmaktadır. Bir ayette şöyle buyrulur: “Göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki hâline! Yoksa biz, iman edip de iyi işler yapanları, yeryüzünde bozgunculuk yapanlar gibi mi tutacağız? Veya (Allah’tan) korkanları yoldan çıkanlar gibi mi sayacağız.” (Sâd suresi, 27-28. ayetler.)