9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 90 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 90
1. Hangi edebî türde (roman, hikâye, şiir vb.) yazılmış eserleri okumayı daha çok seversiniz? Düşüncelerinizi nedenleriyle sözlü olarak paylaşınız.
- Cevap:
2. Günlük hayatta alışveriş yaparken pazarlık eden kişilerle karşılaştınız mı? Pazarlık sırasında kullanılan ifadelere örnekler verebilir misiniz?
- Cevap:
A. B. T. İ. Müdürlüğü Hesap İşleri Kaleminde yoklama masası işyarı Haşmet Gülkokan; Somada doğmuş, İstanbul’da büyümüş, Ankara’da Gümülcineli bir bayanla evlenmiş, iki de sevimli çocuk sahibi olmuş; kırk yaşlarında, kısaca boylu, buğday benizli, güler yüzlü, konuşkan bir adam; iş saati bitip de kaleminden çıkınca, doğru Şakir’in fırınına gidip ekmeğini alır, evin yolunu tutar. Para kıt, geçim dar ise de, evdekiler yoktan anlamazlar, bulup buluşturup bir şeyler almalı, çantayı, kesekâğıdını, cepleri, koyunu koltuğu doldurup eve öyle gitmeli. Araştırıp ucuzunu bulmadıkça, dükkânlarda çene çalmadıkça çanta dolmaz! Tanıdıklarından biri rastgelirse, durup konuşmak, söyleşmek, dedikodu etmek de var! Kolay mı! Haşmet Gülkokan, gün olur ki evine, sular karardıktan, ışıklar yandıktan, geceden de biraz geçtikten sonra varabilir. Evden bilirler. Merak etmezler. Merak etmediklerini Haşmet de bilir, acele etmez, ağırdan alır. Nasıl ki bu akşam da ağırdan alıyor. Ekmeğini alınca doğru Haldeki sakatatçıya uğradı.
(…)
Haşmet Bey yürür, karşıdaki sıraya geçip balıkçıya:
“İhsan Bey gülüm, çavelyaları boşaltmışsın.”
“Çıkmıyor, Haşmet Bey. Dere balığı var, almaz mısın?”
“Yayın kafasından çorba, oooh! Bayılırım! Bilen olmalı da, pişirmeli de, Haşmet de yemeli de, sen de karşısına geçip seyretmelisin. Bak ne şeker olur. Yengen bu işlerden çakmaz. Bize kaba balık ister. Palamuttur, toriktir, sivridir, altıparmaktır. Tavasını yapar, bolca limonu basınca, biraz da tahin helvası aldın mı, mis! O mübarekler de şimdi çıkmaz oldu. Benim sormam da hani yârenlik olsun, anlarsın ya! Hadi, hoşça kal bakalım!”
Haşmet Bey, yanındaki dükkânın önüne oturup kalfaya:
“Gülüm, salata malata alabilir miyiz?”
“Verelim bayım!”
“Ver ya, ver ama ne bileyim, bizim keseye uyar mı?”
“Üçünü otuz yedi otuz paraya veriyoruz.”
“Aman gülüm, bu ne hesap! Kuyumcu musun? Yeşil salata alıyoruz. Bu kadar ince hesap olur mu? Bu mübarek ottur.”
“Ottur ama, bize para ile veriyorlar.”
“Ya, e siz parasız mı veriyorsunuz?”
“Nerede o bolluk!”
“Ha şöyle! Üstelik bir salataya, evin dört direkte bir direğini istiyorsunuz. Sen şimdi yuvarlak hesap yapıyor musun, yoksa ben gideyim mi?”
Kalfa dinlemez, başka bir müşteriye bakar. Haşmet de yürür. Bir yandan da söylenir;
“Ulan Haşmet, yoksulluk maskaralık bee! Herif yüzüne bile bakmıyor. Kör olsun Necibe Kadın’ın tavukları. Ben salata mı alırdım! Komşu hatırı. Biraz ekşice söylesen, bizim bayan darılır.”
Haşmet Bey, köşedeki dükkândan salatalık, limon alır, Halden çıkar; Suluhana doğru inecek, oradaki dükkânları tarayacak olur; karşısına İstanbul’dan tanıdığı bir arkadaşı çıkar.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 90 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.