9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 120 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 120
GÜNDÜZÜNÜ KAYBEDEN KUŞ
Martılardan söz etmiyorum. Onları sayısız çığrış ve çırpınışlarıyla kıyılarda görür durur ve görmeyi de severiz. Fakat bildiğimiz o martılardan çok daha büyük ve kanatları çok daha uzun bir açık deniz martısı vardır, onlara Güney Akdeniz’de miho derler. İşte onlardan söz etmek istiyorum. Sanki kuş değildir de, kanatlanmış bir köpük parçası -ne bileyim- bir ıssızlık parçasıdır. Denizin o hırlayan uçurumları, tepetakla dönmüş, Niagara şelaleleri gibi havaya yükselirken, onlara gün doğdu demektir. İşte o zaman fırtınayı da, kara bulutları da taa aşağılarda bırakırlar. İnsanın hayalini bile korkutan, çıldırtacak yüksekliklere çıkarlar. Göklerin koynunda küçücük mavi bir nokta olurlar. O nokta, çıkar çıkar da mavilerde erir ve garip kuş, maviler çölünde, sessizlik içinde yapayalnız kalır. Fırtınasız, açık havada, başka bir dünyadan geliyormuş gibi arasıra, uzak bir çağırış duyulur gibi olur. İnsan, “Acaba gök mavileri mi dile geldi?” diye dört yana bakınır durur. Oysa öten, denizin kartalıdır. Bu fırtınalar imparatorunun hızı kasırgayı aşar. Rakibi ancak şimşektir. Denizin ve sonsuzlukların bu kayıtsız seyircisi, karaların kartalı ve akbabası gibi yırtıcı gagalı ve pençeli değildir. Enginin bu kuşu, en yükseklerde uçan bir ak bulutun hayatını yaşar. Hacı Süleyman, şafaktan beri elde çifte, önde köpek, kıyı kıyı taban tepiyordu. Tanyeri uyurken, keklikler derelerden, yamaçlardan “Cak… caak… cak… cak… cacak… cak…” ederek yeni doğan günü bütün kuşlar, böcekler, çalılar, dağlar, taşlar ve denizlerle selamlıyorlardı. Ne bir kuş, ne de bir böcek olan Goethe’nin bile ölürken ve kapkara sonsuzluğa göçerkenki son çağırışı, “Işık! Işık! Biraz daha ışık!” değil miydi? Çiçek, balık, kuş, insan, hepsinin aradığı ışık işte ağarmaktaydı. Keklikler hamamböceği, solucan, akrep, tespihböceği değillerdi ki; karanlıkları arasınlar. Onlar güneşle ve güneşten yaşıyorlardı. Zavallılar o ışığı sesleriyle, şarkılarıyla selamlıyorlardı. Günün ışığı keklik için güven demekti.
- Cevap:
6. Okuduğunuz metinde hangi duyulara ait ayrıntılara yer verildiğini aşağıda boş bırakılan yerlere yazınız.
- Cevap:
7. Metinde tabiatın devinim içerisinde verildiğini söyleyebilir misiniz? Nedenlerini aşağıdaki boş bırakılan yerlere yazınız.
- Cevap:
8. Metinde “gök” ve “miho” için hangi benzetmelerin yapıldığını aşağıdaki boşluklara yazınız.
- Cevap:
9. Sizce yazar, metni oluştururken bir durumdan mı yoksa olaydan mı yola çıkmıştır? Açıklamalarınızı aşağıdaki boş bırakılan yerlere yazınız.
- Cevap:
10. Aşağıda verilen boşluklara okuduğunuz metinden kelime ve kelime grubu örnekleri bulunuz. Bulduğunuz örnekleri aşağıdaki şemalara yazınız.
- Cevap:
Gerçek anlam:
Mecaz anlam:
Deyim anlam:
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 120 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.