9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 110 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Cevapları Sayfa 110
Akaki Akakiyeviç sanki daha bir canlanmış, hayatta bir amacı olan, bu amaç uğruna ne yapacağını, ne edeceğini bilen sağlam karakterli bir insan olmuştu. Yüzünden ve davranışlarından kuşkucu, kararsız, güvensiz, silik, sünepe ne varsa silinip gitmişti. Zaman zaman gözleri bir kor gibi yanıyor, bu da bir yana kafasından son derece gö- züpek düşüncelerin geçtiği oluyordu: Gerçekten de yakaya sansar kürkü koyduramaz mıydı acaba? Paltosu üzerine bu türden derin düşüncelere dalması, onu işinde de dalgın yapmıştı. Bir seferinde yazı temize çekerken az kalsın bir yanlış yapıyordu; farkına varmasıyla birlikte basbayağı duyulur bir sesle, “Ah!” diye bağırdı, haç çıkardı. Paltosu üzerine konuşmak için Petroviçe her ay en az bir gün uğruyordu: Çuha kumaşın iyisi nerde satılır, hangi renk daha güzel olur, kumaşın metresi kaçadır gibi konular üzerine konuştuktan sonra evine biraz kaygılı da olsa hemen hep hoşnut görünüyordu: İşte sonunda bütün bunların satın alınacağı zaman, paltosunu diktireceği zaman geliyordu. İşler beklediğinden de hızlı yürüdü. Genel müdür, ikramiyesini onun umduğunun çok üstünde, kırk değil, kırk beş değil, tam altmış ruble olarak saptadı. Artık Akaki Akakiyeviç’in bir paltoya gereksinimi olduğunu mu sezmişti, yoksa bu bir rastlantı mıydı, bilmiyordu ama birdenbire cebinde fazladan koca bir yirmi ruble kalmıştı. Bu durum işlerin gidişini hızlandırdı. Birkaç ay daha açlığa talim etti mi cebinde tam tamına seksen rublesi olacaktı. Her zaman pek sakin olan yüreği hızla çarpmaya başlamıştı. İkramiyeyi aldığı gün Petroviç’le birlikte çarşıya çıktılar ve çok güzel bir paltoluk kumaş aldılar. Aldıkları kumaşın çok güzel olması son derece doğaldı, çünkü palto konusu altı aylık bir konuydu ve bu süre içinde birçok kez çarşıya uğrayıp kumaşlar arasında fiyat karşılaştırması yapma olanağı olmuştu. Yine de Petroviç, “Bundan iyi paltoluk kumaş var diyen çıkarsa alnını karışlarım” dedi. Astarı pamukludan seçtiler ama öyle sıkı, sağlam dokunmuş bir astardı ki bu, Petroviç’e göre ipekten çok daha iyiydi, görünüş olarak da ipeklideki parlaklık ve kayganlığa sahipti. Astarla kumaşın arası tümüyle pamuk kaplandığı için dikiş iki haftasını aldı Petroviç’in, yoksa palto çok daha erken hazır olurdu. Dikiş ücreti olarak on iki ruble istedi, aşağısı kesinlikle kurtarmazdı, çünkü yalnızca ibrişim kullanmıştı dikişte, çift dikiş uygulamıştı ve her seferinde ipi dişleriyle çekerek son derece sıkı bir dikiş dikmişti. Günlerden neydi, söyleyebilmek güç ama Akaki Akakiyeviç’in yaşamının en görkemli günü olduğu kesindi, Petroviç’in nihayet paltoyu bitirip getirdiği gün. Paltoyu özenle sırtına geçirip giden Akaki Akakiyeviç’in bu yeni paltosunu devlet dairesindeki arkadaşları da beğeniyle karşılar. Yeni paltosunun şerefine bir akşam daveti organize ederler. Akaki Akakiyeviç davete gitmek istemese de arkadaşlarının ısrarına dayanamaz. Akşam eğlenceden çıkıp eve dönerken karşılaştığı hırsızlar üzerindeki paltoyu alırlar. Paltosu alınan Akaki Akakiyeviç’in dünyası başına yıkılır. Önce bekçiye sonra karakola gidip durumunu anlatırsa da görevliler onun bu şekilde bir sonuç alamayacağını söyler. O yüzden önemli kişi dedikleri generalden randevu alıp durumunu anlatır. Generalin ona sarf ettiği umursamaz, küçümseyici ve kötü sözler karşısında daha zavallı bir hâle düşer. Petersburgun o soğuk ayazında yavaşça evine döner ve hastalanır. Doktor, hastalığının ağır olduğunu ve sadece birkaç günlük ömrü olduğunu söyler.
Aşağıda Akaki Akakiyeviç’in ölmeden önceki sayıklamalarını ve öldüğü bölümü okuyacaksınız.
Ertesi gün şiddetli bir hummaya çevirdi hastalığı. Eksik olmasın, Petersburg ikliminin de yüce gönüllü yardımıyla, hastalığı beklenenden çok daha hızlı ilerledi ve gelen doktor nabzını şöyle bir tuttuktan sonra, bir işe yarayacağını düşündüğünden değil, yalnızca tıbbın hayırlı yardımlarından yoksun kalmasın diye hastaya lapa yazmaktan başka çare bulamadı. Ardından hastanın bir-bir buçuk günlük bir ömrü kaldığını söyleyerek ev sahibesine, “Siz de anacığım” dedi, “Kiracınız için hemen çam bir tabut ısmarlayın, çünkü meşeler onun gibi birine biraz pahalı gelir” Akaki Akakiyeviç, kendisi için söylenen bu kötücül sözleri duymuş muydu, haydi duydu diyelim, bahtının karalığını vurgulayan bu acılı sözler kendisini sarsmış mıydı, burası belli değil… çünkü bu sırada ateşler içinde kendinden geçmiş, sayıklayarak yatıyordu. Hiç durmadan biri ötekinden daha tuhaf hayaller canlanıyordu gözünde: Kendini Petroviç’in işliğinde görüyor ve ona yeni bir palto ısmarlıyordu örneğin; ancak bu kez paltosunun tuzaklı olmasını istiyordu, çünkü odasında, yatağının altında hırsızlar vardı; hatta bir seferinde ev sahibesini çağırdı, yorganın içine gizlenmiş olduğunu öne sürdüğü hırsızı ordan çıkarması için. Bazen de yeni bir palto diktirdiği halde çivide niçin eski paltosunun asılı durduğunu soruyor. demeye kalmadan kendini generalden azar işitirken ve “Suçluyum,
- Cevap:
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Hazırlık Ders Kitabı Sayfa 110 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.