9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 429 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 429
Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız (Alıntılanan metnin aslına sadık kalınmıştır.).
İki gözüm, beni mazur görün; mektubunuza ancak şimdi cevap verebiliyorum. Resmi işlerim tahmin ettiğiniz gibi çoktur. Fakat sizin için ve edebiyat için iki elim kanda olsa yine vakit bulurum. (…)
Bana kendi eserlerim hakkında bazı şeyler soruyorsunuz. Bunlardan kafi derecede bahsetmiştik zannediyorum. İsmini zikrettiğiniz, romanların hiç şüphesiz doğrudan doğruya realiteden alınmış tarafları çoktur. Ben romanlarımdaki şahsiyetlere daima tanıdığım kimselerle, kendimden bir şey koymuşumdur. Fakat mesela filan (tip) mutlaka hayattaki falan değildir. Belki birkaç tipin halitasıdır (alaşım). Hikâye tarafı da daima yaşadığım vakalara istinat etmekle beraber hiç şüphesiz bu vakalar oldukça değiştirilmiştir. Bu romanlarda doğrusu hiçbir şey ispat etmek istemedim. Fakat tesadüf öyle istedi ki, hepsi bir devrin tarihi faslı olsun. Mesela Nur Baba Abdülhamit devrinin, Kiralık Konak İttihat ve Terakki ve Harbi Umumi devrinin, Sodom ve Gomore Mütareke devrinin, Yaban keza Mütareke ve Milli Mücadele devrinin, (Ankara) son devirlerin hikâyesi oldu. Bu suretle adeta kronolojik bir çevrim takip etmiş bulundum. Fakat bunu bilerek ve isteyerek yaptığımı ben iddia etsem siz inanmazsınız. Bence roman bir nevi hatıra kitabıdır. Ben çocukluğumdan beri ne işittim, ne gördüm, ne hissettim, ne anladım ise hep romanlarıma koyuyorum. Bundan başka roman bir hayatı telakki ediş sisteminin (bu kelimeyi felsefi manasında kullanıyorum) muhassalasıdır. Bir romanda romancının aşk telakkisi nedir? cemiyet telakkisi nedir? insan telakkisi nedir? hatta siyasi ve felsefi telakkileri nelerdir? Bunu aramak lazım gelir zannediyorum. Ve eğer mevzu-u bahis roman böyle bir orijinal telakkiyi ifade etmiyorsa hiçbir kıymeti, hiçbir manası yok demektir. (Fakat, rica ederim, tezli roman taraftarı olduğumu düşünmeyiniz.) Bütün bu hükümler romancının tiplerini seçiş, vakaları hikâye ediş ve eserini bitiriş tarzından çıkarılır.
Mesela bir gün -çok zaman evvel- arkadaşlarımızdan biri bana demişti ki: “Senin kahramanların hep ortadan aşağı yani mediocre (düşük, vasat) tiplerdir. Halbuki sen kendin ince hisli bir sanatkarsın. Onlara kendinden bir şey katmıyor musun?” Hiç şüphesiz katıyorum -onlara merhametimi ve meprismi (küçümseme, horgörü) katıyorum. Ne yapayım ki ideal bir roman kahramanına hayatta hiç rastgelmedim ve insanları daima gündelik yaşayışlarının içinde, birtakım küçük ihtiraslarla çırpınır gördüm. Bir gün de bir hanım bana dedi ki: “Yakup Kadri Bey, siz anlaşılan hayatınızda hep kötü kadınlara rast gelmişsiniz. Onları hep içgüdüsel taraflarından görüyorsunuz. Hemen bütün romanlarınızdaki kadınların hiçbiri faziletli değil. Bu sizin kadınlar hakkındaki yanlış telakkinizi gösteriyor.” Bu da ispat ediyor ki, ben kadın olsun, erkek olsun (insanı) daima pesimist bir zaviyeden ve mep- ris (küçümseme, horgörü) ile müşahede etmişimdir. Halbuki, size samimi bir itirafta bulunacağım. Hayatta hiç de böyle değilimdir, insanlara karşı ilk hareketim hudutsuz bir sempatidir, hudutsuz bir emniyettir. Hatta bu sempati ve bu emniyetin bazen beni gülünç vaziyetlere düşürerek safderunane bir samimiyet şeklini aldığını görmüşümdür. Belki biraz ondan romanlarımda insanlardan intikam almayı istiyorum.
Y. K. Karaosmanoğlu
(Alınmıştır.)
Eronat, C. Y. (1997). Yakup Kadriden Hasan Âli Yücele Mektuplar. İstanbul: YKY.
Kelime Dağarcığı
muhassala: Sonuç. müşahede: Gözlem. pesimist: Kötümser. safderunane: Kolay aldatılan. telakki: Görüş.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 429 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.