9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 355 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 355
Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
YAHYA KEMAL
(…)
Yahya Kemal’in düşüncesinin hiç değişmediği iddia edilir. Hakikatte ise herkes gibi o da çok değişti. Yalnız bu değişme kendi mahrekinde oldu. İlerde sırasiyle bu değişmelerden bahsedeceğiz. Burada, yalnız, çok daha sonraları, ancak Îspanya-Paris dönüşünden sonra heceye karşı aruzu açıkça tercih ettiğini söyliyelim. Bu tercihin sebebi aruzun dile getirdiği plâstik yumuşaklık, şekil alma kabiliyetiydi. Şayanı dikkattir ki bu tercih “Şiir hecelerin istifidir” diye yaptığı tarifle beraberdir. Bu tarifi Valery’nin, yahut Mallarme’nin şiir veya şiir tekniği anlayışına epeyce yakındır. “İtrî” şairi iki harb arasında Avrupa’da o kadar velvele uyandıran, Fransız şiirindeki saf şiir münakaşalarını tabiatiyle tâkip etmişti. Mallarme’nin arasıra şiir de yazan Degas’a “Şiir fikirle değil, kelimelerle yazılır.” cevabını sık sık zikrederdi.
Fakat aruzu tercih etmesinin başka ve daha mühim bir sebebi vardır. En şuurlu sanatkârın bile muhtaç olduğu o irticali taraf, nağmenin kendisi Yahya Kemal’e aruz olarak geliyordu. Hiçbir şair, ilk mısra denen şeyden büsbütün müstağni kalamaz. Zekâ ile ruhun elele kuracakları dünyanın kapısını çok defa o açar. Bizim en büyük şairimiz şüphesiz odur.
(…)
Türkçeyi yeni bir iklim gibi keşfetmiş, şiire yeni bir istikamet vermişti. Evet, bu her taraftan hücuma uğrayan adam -en basit ve esaslı şeylere hücum edilir. İnsanlar tabiî olanı daima güçlükle kabul ederler. Biz kendimizi çapraşık yollardan aramaya alışmışızdır-, kısırlığı daima ileri sürülen şair, Türkçeyi ve Türkçe şiiri bulmuştu. Ayrıca da bu sanatı, kendisiyle beraber doğmuş olan, daha iyisi, doğmasını sağlamış, hattâ vücuda getirmiş olan nizamları zorlamadan kendine mâl etmişti.
Şekiller, yarattıkları nizamlarla bize ve işlerimize imkân verirler ve, mükemmelliyetin demiyeceğim, ondan daha mühim ondan daha evvel gelmesi icab eden bir şeyin, bizzat var olmanın yolunu açarlar. Yahya Kemal, aruzla Türkçenin arasında kat’î bir uygunluk ararken hakikî şiirin kapısını zorlamış oluyordu. Fakat bununla da kalmıyordu. Çetin zevkiyle şiir dünyamızın yeni bir notasını yapmıştı.
O konuşurken Yunus’tan başlayarak yaşadığımız güne kadar, Türkçenin asır asır kaydettiği zafer merhalelerini ve bize ait bir duyuş tarzının teşekkülünü âdetâ gözümüzle görüyorduk. Hakikaten dedelerimiz, bilmeden dahi olsa, asırlardan beri Yahya Kemal’in yaptığının peşindeydiler. O, tarihimiz gibi şiirimizi de kitap sahifelerinden dışarıya çıkarmıştı. İstanbul Darülfünununun Edebiyat Fakültesi’nde gittikçe halkası genişleyen bir gençlik, şimdi onun sayesinde ikisini beraberce yaşıyordu. O karanlık Mütareke günlerinde buna ne kadar muhtaçtık.
(…)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1995.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 355 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.