9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 349 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 349
Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
BEDRİ RAHMİ EYUBOĞLU
(…)
Edebiyat sevgisi çocukluk yıllarına dayanan Bedri Rahmi, aile ve çevresinden aldığı köklü ve zengin sanat ruhuyla beslenmiştir. Kendi kültür birikiminin batı yönünü babasına, yerli tarafını da annesine borçlu olduğunu açıklayan Eyuboğlu, sanat hayatında bu iki kaynağı devamlı aynı pota içerisinde eritme gayreti gösterir.
Sanatçımız, bütün nesir ve şiirlerinde halk sanatını en sağlam bir kaynak olarak görür ve ona göre halk sanatı, ulaşılacak olan değil, hız alınacak bir kaynak olmalıdır:
“Halk sanatını sevmek onu taklid etmek midir? Halk sanatını sevmek: Ondaki sonsuz yaşama, yayılma gücünü anlamak demektir. Halk sanatı; üzerinde küflenmiş milyonlarca kitap yığılmamış; körpe, dinç değerlerle doludur.”
Eyuboğlu, “. bütün halk sanatlarına, halkın her şeyine hayranlık duyar.” Bu hayranlığı, sanatçımızın bütün eserlerinde görebiliriz. Ona göre, halk sanatını sevip sevdirmek için edebiyat kültüründen başka bir kültür daha lâzım o da, kendi halkımızın sanat gücüne inanmadır.
Bedri Rahmi Eyuboğlu, halk hayatının tamamen peşinde olduğu için, kalabalığı da sever. O, kalabalık arasında “gündeliği muhayyilesiyle giydirmeyi başarır. Bu konuda Ahmet Hamdi Tanpınar, onu ressam, şair ve yazar yönleriyle, bir bütün olarak şu şekilde değerlendirir:
“Bedri eşyayı kendi dışındaki aydınlıkta seyretmeye katlananlardan değildir. Beyninin içinde bir güneş parçalanmış gibi, o her şeyi kendi aydınlığından görür. Bu itibarla çocuğa benzer. Ve çocuğa benzediği için de dokunduğu şeylere bir sır ve masal çeşnisi verir.”
Eşyanın büyüsünü, sırrını, şekillerin arkasındakini bulmaya çalışan, bulamadığı zaman da muhayyilesinin yardımıyla icat eden sanatçımız, dağınık bir şekilde çalıştığını itiraf eder. O, birden fazla konuyu bütünlük ve kompozisyon endişesi gözetmeden bir arada ele alır. Bir konunun hakkından gelmeden bir başkası, derken bir öteki konu ile karşılaşırız. Eyuboğlu, bu durumunu şu şekilde ifade eder:
“Yüzlerce mevzu hepsi ısırılmış, hepsinin üzerinde diş izleri var. Fakat içerisinden tamamıyla yutulup, sindirilenleri o kadar az ki.”
Anadolu gerçeğine olduğu gibi, sahip çıkan Eyuboğlu, Anadolu’nun taşına, toprağına, kilimine, türküsüne, kısacası her şeyine âşıktır. Gezi yazılarının oluşturduğu nesirleri, “Canım Anadolu” ismi altında yayımlatması bile sanatçımızın Anadolu’ya karşı beslediği sevgiyi gösterir. O adeta Anadolu insanının gözü ve kulağı olmak istemiştir. Bedri Rahmi’nin Anadolu’ya samimi bir şekilde yönelişinin sebeplerinden birisi, o toprakları, Anadolu insanını yakından tanıması olduğu gibi diğer bir sebebi de aradığı iyiliği ve güzelliği Anadolu’da bulmasıdır.
(…)
Abdullah Çelik, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1996.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 349 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.