9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 329 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 329
Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Öteden beri Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın sanatından, yazıyla değil, konuşurken bile bahsetmenin bir cesaret işi olduğunu düşünürdüm. Sayısı bini aşan şiirleri, ciltlerce eseri, edebiyat tarihimizde çoktandır aldığı yeri ve gün geçtikçe ağırlaşan kişiliğini göz önüne aldığım hâlde bilmem bu yazıyı ne diye yazıyorum! Bir kere, ta lise sıralarından beri kâh hayranlıkla, kâh şaşkınlıkla, kâh severek, kâh hiçbir şey anlamayarak şiirlerini okuduğum bu sanatçının eseri ve değeri üzerinde söz söyleyecek yetkim olmadığını biliyorum.
(…)
Korkunç bir seziş ve anlayışı vardı. Aynı zamanda da müthiş zeki! Gözlerini küçülterek insana bir alaycı bakışı vardı, ne diyeceğinizi şaşırırdınız. Sanatı üzerindeki düşünceleri de çok ilgi çekicidir. Şiirin bir oyundan başka bir şey olmadığını söyler. Yani bir çeşit alışkanlık, ustalık. Onun için şiir yazmak bir çeşit idman sayılabilir. İstediğiniz konuda, istediğiniz zaman size şiir yaratabilir. Şiirin sadece bir kelime oyunu olduğunu kabul etmiştir. Hiç duymadığı, yaşamadığı konularda şiir yazabileceğini söylemiştir. O öyle derdi ama ben, bu sözler de başka bir oyun olmasın, diye düşünürdüm. O şiirlerdeki zengin duygu, hayal ve sezişi, böyle bir oyuna bağlamak işime gelmezdi. Anılarımı, hayallerimi altüst ederdi belki de. Hele aşkı tanımamasına, inkâr etmesine ne demeli! Bu da bir oyundur diye avunmak en iyisi!..
Dağlarca’nın sanat anlayışını şu tek cümlesi ne kadar sağlam gösteriyor: “Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir.” Bütün çağımız sanat anlayışını özetleyebilecek bir cümle.
(…)
O bizim duyduğumuz duymadığımız, hatta duyamayacağımız her şeyi söylemiş. Yeryüzü üstünde bütün rüzgârlara, renklere, kokulara sahip, binlerce şeyi birden düşünen, binlerce duyguyu birde yaşayan, binlerce sesi birden duyan bir masal devi gibi, insanoğluna sesleniyor:
Ben cihanın altın terazisinde
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak milletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim.
Oktay Akbal, Şair Dostlarım, Yılmaz Yayınları, İstanbul, 1990.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 329 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.