9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 327 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 327
Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
İLK ÖĞRETMENİMİZ: HÂCE-İ EVVEL AHMET MİTHAD EFENDİ
(…)
Halk Üniversitesi
Ahmet Mithat, bulunduğu çevrenin her zaman ilgi odağım oluşturmuş, sohbet meclislerinde söz sırası da hemen daima onun olmuştur. Matbaasında, gazete, dergi idarehanelerindeki odasında, Beykoz Akbabadaki çiftlik evinde, yalısında hatta Beykoz-Eminönü arası vapur yolculuklarında ziyaretçileri, misafirleri, onu gıyaben tanıyan okuyucuları, bunların arasında kendisinden yaşça ve mevkice daha ileride olanlar bile gördükleri yerde etrafında halka olmuşlar, konuşmalarını ilgi ile dinlemişlerdir. Ahmet Midhat’ı çocuk yaşlarında tanıyan Münir Süleyman Çapanoğlu, Çubukluda oturdukları zaman mektebe gidip gelirken vapurda onunla her karşılaştığında elini öptüğünü söyledikten sonra şunları ekliyor:
“Vapurda ihtiyar, genç, cahil, münevver, mektep talebesi, subay bir sürü insan Ahmet Midhat Efendi’nin etrafını kuşatırlar, yanına, karşısındaki sıralara, küçük yer sandalyelerine otururlar, ayakta dururlar, ilmî, tarihî, içtimaî mevzular üzerinde söylediği sözleri dinlerlerdi. Bunların hepsi de birer dersti. Hepsinin de birer öğretici mahiyeti vardı.”
Bu tespit gerçekten tam bir Hâce-i Evvel olmasının şartlarını ve vasıflarını verir. Böylece Tanzimat yıllarında, bütün 19. yüzyıl boyunca, hatta yirminci yüz yıl başlarına kadar, epey sınırlı bir elit tabakasının dışında, Osmanlı halkı için çok gerekli olan gerçek bir halk üniversitesinin Ahmet Midhat Efen- di’nin gayretleriyle nasıl başladığı ve devam ettiği görülüyor. Münir Süleyman yazısının devamında 1328 Rumî yılında (1912) Darüşşafakada başladığı Boğaziçi’nin tarihi konuşmasında bir konferansını vapurda tamamladığını da ekliyor. Özellikle Beykoz’daki yalının gerçek bir mektep olduğunu söylemekte bir engel yoktur. On çocuğuyla beraber otuz küsur nüfuslu kalabalık ailesinin hemen her ferdinin de Hâce-i Evvel’i odur. Evin içi müzik aletleriyle doludur. Kız erkek bütün çocuklarına ilk musiki bilgisini o vermiş yahut ayrı hoca tutarak öğrenmelerini sağlamıştır. Dostlarının ve birçok Beykozlunun çocuklarını evinde okutmuş, bir süre sonra evde başa çıkamayarak Beykoz’da bir Ahmet Midhat Efendi Mektebi açmış, buranın da fahri muallimi olmuştur. Yalının büyük bir salonunda tiyatro oynatmış, mahallenin gençlerine de tiyatro dersi vermiştir. Bunların dışında alt kattaki misafir salonunda Cuma günleri toplanılarak çeşitli konularda yapılan ilmî ve popüler sohbetlerin de merkezi daima Midhat Efendi’dir. Bu sohbetlere katılanların arasında devrin pek çok entelektüeli, uleması, yazar ve şairiyle beraber Beykoz’un esnaf, balıkçı, zenaatkâr gibi tiplerini de saymak gerekir. Bütün bunlar Ahmet Midhat’ın bizzat ve fiilen feyzini dağıttığı nispeten dar bir dairenin içinde kalırlar. Asıl büyük daireyi ise bize İsmail Habib Sevük’ün sözleri tasvir eder:
“Bu öğretmenin kürsüsü Tercüman-ı Hakikat idarehanesindeydi. Mektebinin kubbesi bütün vatan semasıydı. Basra’dan Garp Trablusu’na ve İşkodra’dan Şap denizinin sonuna kadar uzanan o zamanki vatan seması. Bu geniş mektebin öğrencileri de her çeşit yaşta büyük bir kalabalıktı. O yalnız vatan için de değil, Türklük âleminde de en çok okunandı. Bu şerefler şerefini kimse ondan alamaz.”
(…)
M. Orhan Okay
Ahmet Mithat Efendi, Editör: Mustafa Miyasoğlu, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 2012.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 327 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.