9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 319 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 319
Aşağıda verilen metni okuyunuz. Soruları metni göz önünde bulundurarak cevaplayınız. (Alıntı metnin aslına sadık kalınmıştır.)
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU
(…)
Ahmet Hikmet, şair yaratılışlı bir sanatçıdır. Birçok parçaları mensur şiir niteliğindedir. Hayal gücü kuvvetlidir. Bu bakımdan yaratma sıkıntısı çekmez. Coşkun, heyecanlı, verimli, yaratıcı ve ilhamı bol bir yazardır. Çiçekler, renkler, saçlar birer şiir demeti olarak hikâyelerinde karşımıza çıkar. O “hassas ve rakik zamanlarında bir lirik garâmı, bir romantiktir. Ciddî ve metin zamanlarında bir hakikî realist bir tabii natüralisttir” (Ertaylan, 1925). Bazı tablolar karşısında, onun kalbinin sızladığı, ruhunun titrediği ve gözlerinin yaşardığı görülür. Bazı durumlar karşısında, bir sanatçı duyarlılığıyla psikolojik çözümlemeye girişir, ruhu bütün çıplaklığıyla ve aydınlığıyla ortaya koyar.
Ahmet Hikmet’in yazdığı bazı manzum parçalar vardır. Bunların birkaçı şarkı olarak da bestelenmiş- tir. Buna rağmen, şiirle fazla uğraşmamıştır.
(…)
Şiirlerinde hakiki bir lirizm ve santimantalizm görülür. “Millî aruz” dediği hece vezniyle şiir denemeleri dikkat çeker. “Millî Aruz” adlı seri yazılarında (Türk Yurdu, C 1, nr. 8-10, 1327), konuya ilk olarak ciddi bir şekilde yaklaşır. “Aruz” ve millî veznimiz olan “hece” üzerinde görüşlerini ortaya koyar. Bu vezinlerden birini diğerine tercih etmenin yanlışlığına işaret eder. Hece veznine karşı duyduğu sevgi ve bağlılığı hissettirir. Hece kalıplarına çok sayıda canlı örnekler verir.
Ahmet Hikmete göre; resimde ışığın renklere tesiri neyse, edebiyatta da hissin fikirlere yakınlığı odur. Şiirde hissetmek gereklidir. Şair, asabi bir âşık olmalıdır ki eserleri daima herkesçe makbul olsun. Şiir, insanları hissetmeye âdeta mecbur olduğu için hisleri terbiye eder. İnsan ızdırabın tasvirini yapan bir levhayı seyrederken nasıl duygulanırsa, böyle bir şiiri okurken de aynı şekilde müteessir olmalıdır. Bir şairin hüneri, bir ressamınkine benzer. Bütün bunlardan sonra, şiirin “bir resm-i natık” (konuşan resim); resmin ise “bir şi’r-i samit” (susan şiir) olduğunu söyler.
Ahmet Hikmet, edebî eserden çok, güzel yazmak üzerinde durur. Bunun için veciz ifade, his ve hayali gerekli bulur. Çok yazmanın, yazının etkisini azaltacağına inanır. Bazen acıklı bir nida ve kesik bir feryadın, hisleri en güzel şekilde ifade edebileceğini belirtir. Güzel yazmak için, güzel şeyler hissetmek, bunun için de güzel şeyler görmüş olmak gerekir, der (Musahabe-i Edebiye, Servet-i Fünun, 14 Teşrîn-i sâni 1312 [26 Kasım 1896], s. 178-181).
(…)
Hüseyin Tuncer, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2017.
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 319 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.