9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 181 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 181
Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları metne göre cevaplayınız.
ÇOCUK KALBİ
(…)
Yağmurlu bir Mart sabahında, köylü giysileri giymiş bir çocuk sırılsıklam olmuş, üstü başı çamur içinde, koltuğunun altında bir giysi bohçasıyla Napoli’den Pellegrini Hastanesi’ne geldi. Kapıdaki görevliye bir mektup uzatarak babası hakkında bilgi istedi. Solgun, esmer, güzelce ve oval bir yüzü vardı. Bakışları düşünceliydi ve yarı aralık dudaklarından bembeyaz dişleri görünüyordu. Napoli çevresindeki bir köyden gelmişti. Babası geçen yıl iş aramak için Fransa’ya gitmiş, birkaç gün önce de gemiyle Napoli’ye dönmüştü. Ne var ki gemiden iner inmez aniden hastalanmış ve ailesine, hastaneye yattığını haber vermek için ancak bir iki satır yazabilmişti. Bu haber üzerine ne yapacağını bilemeyen karısı, küçük bir çocuğu ve hasta bir bebeği olduğundan kendisi gidememiş, eline birkaç kuruş vererek büyük oğlunu babasına, o yörenin deyimiyle Tata’sına hastanede eşlik etmesi için Napoli’ye göndermişti. Çocuk neredeyse yirmi kilometre yürüyerek oraya varmıştı. Kapıdaki görevli mektuba şöyle bir göz attıktan sonra bir hastabakıcıyı çağırdı ve ona çocuğu babasına götürmesini söyledi.
“Babanın adı ne?” diye sordu hastabakıcı.
Çocuk kötü bir haber alma korkusuyla titreyerek babasının adını söyledi ama hastabakıcı o isimde birini anımsamıyordu.
“Yurt dışından gelen yaşlı bir işçi mi dedin?”
“İşçi, evet, ama çok yaşlı değil. Evet, yurt dışından geldi.” diye yanıtladı çocuk giderek daha da artan bir telaşla.
“Hastaneye ne zaman yattı?” diye sordu hastabakıcı.
Çocuk mektuba göz attıktan sonra, “Sanıyorum, beş gün önce,” dedi. Hastabakıcı biraz düşündükten sonra, o anda anımsamış gibi, “Ha, dördüncü koğuş, en dipteki yatak,” dedi.
“Çok mu hasta? Durumu nasıl?” diye sordu çocuk soluğunu tutarak. Hastabakıcı yanıt vermeden bir süre çocuğa baktı, sonra, “Benimle gel,” dedi. İki kat merdiven çıkarak geniş bir koridorun sonuna kadar yürüdüler ve kapısı açık bir koğuşun önüne geldiler. Koğuşta iki sıra hâlinde dizilmiş çok sayıda yatak vardı. Hastabakıcı içeri girerek çocuğa, “Gel,” dedi.
Çocuk cesaretini toplayarak onu izledi. Sağlı sollu dizilmiş yataklarda yatan soluk yüzlü, avurtları çökmüş hastalara ürkek bakışlarla bakıyordu. Bazılarının gözleri ölü gözü gibi kapalıydı, bazıları ise sanki korkmuş gibi iri gözlerini tavana dikmiş boş boş bakıyorlardı. Birçoğu da bebekler gibi inliyordu. Koğuş karanlıktı ve havada yoğun bir ilaç kokusu vardı. Gönüllü iki rahibe, ellerinde küçük şişelerle etrafta dolaşıyordu.
Koğuşun sonuna geldiklerinde, hastabakıcı bir yatağın başında durdu, perdeleri açtı ve sonra, “İşte baban,” dedi.
Çocuk babasını görünce hıçkırarak ağlamaya başladı. Koltuğunun altındaki bohçayı yere düşürerek
- Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır.
9. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 181 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.