Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
9. Sınıf Tarih Tuna Yayınları

9. Sınıf Tarih Tuna Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 183

9. Sınıf Tarih Ders Kitabı Sayfa 183 Cevapları Tuna Yayınları’na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

9. Sınıf Tarih Tuna Yayınları Ders Kitabı Cevapları Sayfa 183

Karahanlı Devleti’nde hükümdarlar Orta Asya Türk devletlerinin hükümdarları gibi han, hakan, ilig vb. Türkçe unvanlar alırlardı. İslami geleneğe uygun olarak Türk tarihinde sultan unvanını kullanan ilk hükümdar ise Gazneli Mahmut oldu. Gerek Karahanlılar, gerekse Gaznelilerde hükümdar kanuni, adli ve idari olarak devletin mutlak otoritesini temsil ederdi. Bununla birlikte sınırsız yetkilere sahip olmayıp kararlarında ve icraatlarında Türk töresiyle birlikte İslamiyet’in esaslarını da gözetirdi. Hükümdar hâkim anlayışa göre Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve milletin babasıydı. Öyle olduğu için de halkına karşı adil, şefkatli ve koruyucu olmakla yükümlüydü.

Türk İslam devletlerinde eskiden beri kullanılan hâkimiyet sembolleri varlığını sürdürdü. İslami dönemde bunlara hutbe, para, hilat ve menşur gibi yeni semboler eklendi. Örneğin Karahanlı ve Gaznelilerde hükümdarlar meşruiyetlerinin tanınması için halife adına hutbe okutup para bastırırdı. Halife de menşur denilen yazılı bir belge ve hilat adı verilen özel giysiler (Görsel 6.5) gönderek onların hükümdarlığını onaylardı. Hükümdarlar yazılı belgelerine resmîlik kazandırmak için tevki veya tuğra denilen mühür kullanırlardı. Hâkimiyet sembollerinden biri de tuğ idi. Örneğin Karahanlı hükümdarı dokuz tuğ ile temsil edilirdi. Tuğlar İslamiyet öncesi dönemdekiler gibi yaban sığırı kuyruğundan değil kırmızı veya turuncu renkli ipek kumaştan yapılırdı. Hükümdarın sarayı, tacı, tahtı, çetr denilen gölgeliği ve nevbet adı verilen namaz vakitlerinde sarayın önünde çalan bando takımı da hâkimiyet sembolleri arasındaydı.

Karahanlı ve Gazneli Devletlerinde hükümdarların yetkilerini sınırlandıracak ve onlardan hesap soracak bir kurum yoktu. Buna rağmen Türk hükümdarları “Müslümanların her işlerinde birbirleriyle istişare etmesi” ilkesine uyarak yüksek rütbeli devlet ricalinden oluşan danışma meclisleri kurmuşlardı. Böylece İslamiyet’in kabulüyle zayıflayan kurultay geleneğini bu meclisler aracılığıyla devam ettirmişlerdi.

Eski Türk devletlerindeki ayukı denilen vezirlik makamı Türk İslam devletlerinde de varlığını sürdürdü. Karahanlılarda yuğruş, Gaznelilerde ise hâce unvanıyla anılan vezir, devlet işlerinde hükümdarın en yakın yardımcısıydı. Yusuf Has Hacip “Kutadgu Bilig”de veziri hükümdarın elleri olarak tanımlayıp hükümdarın devlet işlerini bu ellerle gördüğünü belirtmişti.

İlk Müslüman Türk devletlerinde devlet ve hükümet işleri Karahanlılarda Meclis-i Âli (Divan-ı Âli), Gaznelilerde ise Divan-ı Vezaret adı verilen büyük divanlarda görüşülürdü. Vezirin başkanlığında toplanan Divan-ı Vezaret yönetim ve maliye işlerinden sorumluydu. Gaznelilerde sultan adına görev yapan başka divanlar da vardı. Bunlardan Divan-ı Arz ordunun ihtiyaçlarını karşılamakla görevliydi. Divan-ı İnşa yazışmalara, Divan-ı İşraf istihbarat ve teftiş işlerine bakardı.

  • Cevap: Bu sayfada soru bulunmamaktadır. 

9. Sınıf Tarih Tuna Matbaacılık Ders Kitabı Sayfa 183 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry