10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 477 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 477
Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. (Metin düzenlenmiştir.)
Tohum
(Üçüncü Perde, Dördüncü Sahne)
(…)
FERHAT BEY — Amerikalı seyyahları bilirsiniz. Onların bir tek gayeleri vardır. Yeryüzünde her şeyi görmek ve tanımak. Her şeyden evvel yeryüzündeki şeyleri bir sır diye kabul etmeleri fena değildir. Fakat iş bu sırrı çözmeye gelince bakın ne yaparlar. Gittikleri yerdeki en büyük sırların adresini veren kitaplarını açarlar. O sırlarla burun buruna gelirler. Uzaktan şöyle bir bakarlar. Bir de fotoğraf çekerler. Akşam da otellerinde birbirlerine sorarlar: Görmediğimiz başka bir şey var mı? Eğer görmedikleri bir şey kalmamışsa o yerin de sırrı kalmamış demektir. Ellerindeki fotoğraf makinesi de onlar gibi düşünür. O da bütün bu sırları görmüş, hatta çizgisi çizgisine not almıştır.
YOLCU — Beni onlara mı benzetiyorsunuz?
FERHAT BEY—Hayır! Çünkü bu yapıda insanlar sizin duyduğunuz alakayı duyamaz. Onlar için bütün sır maddenin kabuğundadır ve onu görmekle nihayete erer. Onların ağaç diye anlayacakları şey, toprak üstündeki çıplak gövdedir. Kök, onlar için karanlık ve içinden çıkılmaz bir düğüm, tohuma gelince…
(Ferhat Bey susar, dalar.)
YOLCU — Tohuma gelince?
FERHAT BEY — Geçelim! Sizin alakanız güzel. Fakat bu merakı bir hesap meselesi gibi ne yapıp yapıp aydınlatmaya, nihayet harcadıktan, bitirdikten sonra buradan gitmeye ne ihtiyacınız var? Varsın ömrünüzde, bir gün hatırladığınız zaman, size sonu gelmemiş şeylerin merakını yaşatan bir yer bulunsun. (Ayağa kalkar. Yolcuya doğru yürür.) Gece trendesiniz. Herkes uykuda, siz uyanık. Tren birdenbire bir yıldırım hızıyla bir şehrin içinden geçer. Durmadığınız bir gar. Dönüyorsunuz. Siz dönerken sokakların ip gibi dümdüz ışıkları da karşınızda dönüverir. Her sokağı başka bir sokak takip eder. Bu sokaklarda yüzlerini hiç görmediğiniz ve göremeyeceğiniz insanlar. Bir pencerede bir kadın. Size doğru gelen bir araba. Hepsi bu kadar. Şehir bitti. Gene karanlık ovadasınız. Gidiyorsunuz. Bir daha hiç görmeyeceğiniz bu şehirden içinize akmış ne korkunç bir sır vardır. Zaten hayat bu değil mi? Hepimiz bu trende değil miyiz? Siz de bizden böyle ayrılın! Her şeyi o kadar çok sormayın! Ne sordunuzsa cevabını verdik. Daha da vereceğiz. Fakat sormayın! Ömrünüzde ilk defa olarak filan şeyi galiba anlayamadım, derseniz bir yanlışlık yapmış olmaktan mı korkarsınız?
YOLCU — Her şeyi anlamak isteyen hâlimle sizi ne kadar sıktığımı biliyorum. Fakat kalbimin kalbinize ne kadar bitişik çarptığını bilmenizi isterdim. O zaman kusuruma bakmazdınız. O zaman anlamak arzusu bir suç olmazdı.
(…)
FERHAT BEY — Siz Anadolu’yu tanıyor musunuz?
YOLCU — Anadolu bildiğimizden başka bir şey midir?
FERHAT BEY — Çok başka. Başınızı döndürüp bakın Anadolu’ya! Ne görüyorsunuz? Tek tük yeri ellenmiş, çok yeri boş, uçsuz bucaksız bir toprak.
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 477 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.