10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 431 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 431
Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)
Turfanda mı? Yoksa Turfa mı?
Mansur bu köşkü istemiş olmasından dolayı pek memnundu. Bütün kitaplarını, eşyasını oraya naklederek istediği vakitte yatar kalkardı. îki bahçıvan ile Mansur’un uşağı Ali her vakit kahve ocağında yattıklarından korkmaya sebep yoktu. Yalnız bir mahzuru vardı. O da gündüzleri bağa çıkacak olan harem halkını rahatsız edebilmekten ibaretti. Lakin Mansur, esasen gündüzleri köşke misafir kabul etmediği gibi kendisi bile nadir olarak sabah yemeği vaktine kadar köşkte kalırdı. Ya ilk vapurla îs- tanbul’a gider yahut saat on sıralarında yalıya inerdi. Hasılı Mansur’un evi kuş yuvası gibi pek şirin ve şairaneydi. Deniz manzarası bilhassa gece mehtabında pek güzeldi. Mansur da istifade etmekten geri kalmazdı.
Bir cuma günüdür. Salih Efendi pek neşeli olarak selamlığın alt katında hem denize hem de bahçeye bakar büyük odada oturuyor. Dün dairede iken Fransa’daki Sarmaşıkyan Efendiden telgraf almıştı. Asliye Mahkemesinde kazanılmış dava kararının temyiz mahkemesince de tasdik olunduğu müjdesi verilmişti. Şimdi iş yalnız kardeşiyle hesapların görülmesine kalmış. Hesapların hemen görülmesinin karar icabında olduğu da bildirilmişti.
Kendi hesabına göre Salih Efendi’nin dört milyon, Mansur ile Zehra’nın da birer milyon frank almaları lazım geliyordu. Salih Efendi artık emellerini gerçekleştirmek üzere harekete geçebileceği bir kudret kazanmıştı.
Mansur da bir milyon alacak. Lakin Salih Efendi’nin gözünde Mansur’un fiili yardımı, paraca yardımından daha mühimdi. Acaba Mansur birlikte harekete razı olacak mı? Davanın neticesi kendisine müjdelendiği vakit, Mansur’un bozulduğunu ve davacı sıfatıyla kendisi ortaya çıkmamışken ne suretle mahkeme kararına dahil edildiği hakkında soru sormakla yetindiğini hatırladı.
– Acayip bir çocuk! Hiçbir hâli kimseye benzemiyor. Düşman kadar dostunu da kendisiyle münasebette uzak durmaya mecbur ediyor.
(…)
– Bugün Ahmet Şunudi’ye haber gönderdim. Ona güvenirim. Fakat Mansur? Onu ne yapacağız?
Salih Efendi, Mansur’u çağırıp görüşmeye karar verdi. Karşısında saygılı oturan Raşit Efendi’ye:
– Lütfen birini gönderiniz de Mansur Bey köşkte ise çağırsınlar. Siz de bir yere gitmeyiniz. Mansur Bey ile mühim bir mesele hakkında konuşacağım. Mansur Bey’in işin içine girip bana yardım etmesini çok istiyorum. Lakin Mansur Bey’in razı olacağını pek de ümit etmiyorum. Görüşmede siz de hazır bulunarak Mansur Bey’in fikrine dikkat edeceksiniz. Akıllı, dirayetlisiniz. Bugün onu kandıramazsanız ileride dediğimize getirmek için bir tedbir bulmak üzere düşünürsünüz. Rüştü Efendi dışarı çıktı, tekrar gelip yerine oturdu. Beş dakika sonra Mansur da geldi. Salih Efendi her zamanki hâlinden ziyade nezaket gösterdi. Bir müddet sustuktan sonra Salih Efendi söze başladı:
– Ben sizin daireyle uyuşamadığınıza epeyce itirazlar ettimse de şimdi yavaş yavaş hak etmeye başlıyorum. Hakikaten ortalık acayip, hizmet etmek güç, takdir olunmuyor. Birtakım ehliyetsizler, ehliyetli ve liyakatlilere meydan bırakmıyorlar. Ben de devlet hizmetinden vazgeçmek istiyorum.
- Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.
10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 431 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.