Kitap Cevapları TIKLA
Soru Sor TIKLA
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 391

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 391 Cevapları Meb Yayınları‘na ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka inceleyiniz.

10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Cevapları Sayfa 391

Metni okuyunuz. Aşağıdaki soruları okuduğunuz metin çerçevesinde cevaplayınız. (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)

Genç Kız Kalbi

(…)
Bana herkes çok müşkülpesentsin diyor, beğenilecek hiçbir şeyi göremeyen bir insan başka ne olur bilmem ki… Tiyatro binasının yabaniliğini affetmeye hazırım, fakat yarabbim, nedir o oynanan oyun, sonra nedir o kantolar…
(…)
Sonra kumpanya manasız, asılsız, düzensiz, dört perdelik bir oyun oynadı. Öyle bir oyun ki yalnız yavanlığıyla, tatsızlığıyla insanın neşesini bozar, harap eder. Sonra kadın şarkıcılar da aktörler de bu hanımefendilerin devamlı, ısrarlı alkışlarıyla mesut oldular. Evvela perde açılmadan önce hallerinden, kıyafetlerinden kendilerini az çok, biraz bir şeye benzeterek oldukça yakınlık hissettiğim bu hanımların his ve zevk bakımından ne kadar düşük olduklarını görerek hayret ettim. Bebek’teki tiyatroya gelen bu hanımların İstanbul’un yüksek sınıfını oluşturmaları gerekirdi. Lakin demek ki gazetelerdeki ilanlara göre her gün İstanbul’un bir başka köşesinde bir tanesi oynayan bu murdar kumpanyaları bu hanımların alkışları ihya ediyor, öyle mi? Ben bu soğukluklarla donmuş dururken herkesin, hele hanımla Nigâr’ın kahkahalarla güldüğünü görerek aramızdaki farkı düşündüm ve kendi kendime derin derin acıdım. Aman yarabbi! Bütün bu kalabalık içinde çölde garip ve avare kalmış, yolunu şaşırmış bir seyyah gibiyim. O kadar yalnızım, o kadar kendimi herkesten ayrı, herkesten başka buluyorum ki yavaş yavaş kalbimi bir korku, acı, büyük bir korku, “Ne yapacağım? Nasıl yapacağım?” korkusu harap ediyor. İzmir’deyken, küçükten beri yaşadığım hayat içinde bütün emel ve saadetimi İstanbul’a bağlayarak geniş bir hayal içinde ümitle bezenmiş bir ömür sürüyordum. Buraya geldim, bütün bu ümitler, bu emeller, hepsi ayrı ayrı bir rüzgâr darbesinin kahrıyla kırıldı, döküldü, savruldu… Bitti… Hepsi bitti…
Evet, ne yapacağım, nasıl yaşayacağım? Neyde bir zevk bulacağım? Ben bu hayatı sevmiyorum. Bu insanları hep manasız, hep adi buluyorum! Kimi ve neyi sevebileceğim? Nasıl, nasıl?
Kendi kendime şurada itiraf ediyorum ki bu iddialarımda büyüklenme, benzersiz olma yok. Çünkü hayatım mahvoluyor… Benzersiz olmak için kendimi zevk ve saadetten mahrum etmeye nasıl razı olurum?
(…)
Sonra kendimi, bu hali çocukça bir edayla fikrimin açıklığına, onlardan üstün olduğum düşüncesine de dayandırmaya da cesaret edemem. Tahsilim bir Türk kızının az çok düzensiz, usulsüz tahsilinden başka bir şey değil.
(…)
Mehmet Rauf

Kelime Dağarcığı:
adi: Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan. müşkülpesent: Güç beğenir. kanto: Tuluat tiyatrolarında oyundan önce genellikle kadın sanatçıların şarkı söyleyip dans ederek yaptığı gösteri. murdar: Kirli, pis. iftihar: Övünme, kıvanma, kıvanç, övünç. kumpanya: Tiyatro topluluğu. seyyah: Gezgin, turist.

  • Cevap: Bu sayfada herhangi bir soru bulunmamaktadır.

10. Sınıf Meb Yayınları Türk Dili ve Edebiyatı Beceri Temelli Etkinlik Kitabı Sayfa 391 Cevabı ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz.

☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER!
0
happy
0
clap
0
love
0
confused
0
sad
0
unlike
0
angry

Yorum Yap

** Yorumun incelendikten sonra yayımlanacak!